GÜÇ AKTARMA ORGANLARI

Araçlarımızın yürür aksamlarına dair herşey; Fren sistemi, lastikler, jant'lar, süspansiyon sistemi, amortisörler vb...

GÜÇ AKTARMA ORGANLARI

İleti omeralemdar » 25 Haziran 2008 23:37

*GÜÇ AKTARMA ORGANLARI
Güç aktarma organları sırasıyla:
Debriyaj, vites kutusu, şaft, diferansiyel, akslar, tekerleklerdir.
Diferansiyelin görevi, gücü arttırmak, kendine gelen hareketi 90 derece kırıp akslar yardımıyla tekerleklere iletmek, virajlarda içteki tekerleği az, dıştakini fazla döndürerek kolay ve rahat viraj almayı temin etmektir.
Kavrama (debriyaj) motorla vites kutusu arasındaki irtibatı keserek vites değiştirme olanağı sağlayan aktarma organıdır.
Akslar, diferansiyelin hareketini tekerleklere iletirler.
Vites kutusu, aracın hızını ve gücünü ayarlar.
Araç hareket halindeyken ayağımız debriyaj pedalı üzerinde devamlı durursa debriyaj balatası aşınır.
Aracın ilk çalışması esnasında bir miktar gaz verildikten sonra debriyaj pedalına sonuna kadar basmanın faydası vardır.
Debriyaj balatası yağlanırsa debriyaj kaçırır. Debriyaj teli koparsa araç vitese geçmez.
Vites değiştirirken debriyaj pedalına basılır.
Araç geri vitese takılmak istendiğinde takılmıyorsa, debriyaj pedalından ayak çekilip yeniden basılır.
Aktarma organlarında yağ olarak, dişli yağı kullanılır.
Vites değiştirirken ses geliyorsa, debriyaja tam basılmamıştır.
Ani ve sert duruş kalkış yapmak debriyaj balatasını sıyırabilir.
Vites kutusu bakımı yapılırken yağa ve yağ kaçağına dikkat edilir.
omeralemdar
BİNBAŞI
BİNBAŞI
 
İleti: 1016
Kayıt: 09 Haziran 2008 00:01
Marka & Model: RENAULT CLIOIII
Motor Tipi & Gücü: 1,2
Kilometre: 67057
Yakıt: benzin
Lastik Markası: Kumho Kh18 185/60/15
İsim ve Şehir: ömer alemdar /ANKARA


Re: GÜÇ AKTARMA ORGANLARI

İleti omeralemdar » 03 Ağustos 2008 10:31

OTOMOBİL ÖN DÜZEN AÇILARI
Kumanda edilen ön tekerleklerin konumu büyük ölçüde taşıtın hareketine etki etmektedir. Tekerlere olabildiğince düzgün bir hareket verebilmek için birbirlerine göre paralel olarak değil farklı tekerlek düzlemlerinde eğik durumda yapılmışlardır. Tekerlek konumu direksiyon emniyeti ve lastik aşınmasının azaltılması bakımından önemlidir. Nedir ön düzen açıları:
• toe in açısı tekerleklerin hareket yönünde üstten bakılınca ön kısımları ile arka kısımları arasındaki ölçü farkıdır.( toe ingilizce ayak parmağı demektir) toe açısıyla tekerlerin tutunması iyileştirilir , teker sarsıntıları azaltılır , mafsal boşluğu alınır
• kamber açısı tekerlerin yere basan alt kısmının üst kısmına göre daha açık (negatif ) veya kapalı ( pozitif ) olmasıdır bu açı sayesinde tekerlek somununun yükü azalır , küçük yuvarlanma yarıçapı sayesinde daha az direksiyon momentine ihtiyaç duyulur
• dingil pimi (king pim) açısı dingil piminin düşeye göre eğimidir bundaki amaç da daha az direksiyon momentidir
• kaster açısı dingilin tekerlek düşey ekseni ile yaptığı açıdır. Tekerleklerin tiremesini önlemek için yapılır.
Ön düzen açılarını düzenlemeye kısaca rot ayarı denmektedir.
Balans ayarı ise tekerin dikey veya yatay eksene göre dengesiz yük dağılımıdır.rot ve balans ayarını şimdide aynı tanım içinde verecek olursak ; rot ayarı her iki tekerin de aynı eksende ve doğrultuda çekiş yapması için, balans ayarı da tekerleklerin ağırlık merkezi kaçıklıklarının bu ayara uyması ve tekerleri dengesiz aşındırmaması için yapılır. aksi halde yüksek hızlarda meydana gelen direksiyondaki titreşimler veya tekerleklerin yolu iyi kavrayamamasından kaynaklanan sorunlar başa bela olur.O derece önemli ayarlardır ki, düzgün olmazsa, yüksek süratli dönülen virajlarda savrulmaya kadar varabilecek tehlikeler ortaya çıkabilir, fren performansında sapmalar da olabileceği gibi, araç düz gider gibi görünürken her iki yöne doğru ayrıca çekebilir. aşırı ağırlık yüklemesi, çukurlara sert ve hızlı girme vb. durumlar rot balansın bozulmasına neden olabilir.

**Amortisör
Gas Amortisör.
Amortisör (Fransızcadan: amortisseur), makinalarda çalışma sırasında meydana gelen sarsıntı ve titreşimlerin şiddetini ve etkisini azaltmak için kullanılan elemanlar. Amortisörler hareket yönüne ters, hız ile orantılı bir direnç gösterirler. Böylece sarsıntı ve titreşim doğuran enerjiyi ısıya çevirerek yutarlar. Her türlü darbeli çalışan makinalarda (tekstil makinaları, presler, iş makinaları, kaldırma makinaları, otomobiller...) kullanılmalarına rağmen, en yaygın kullanma alanı araçlardır.

Araç süspansiyon sistemleri ve yaylar
Yayların araç süspansiyon sistemlerinde kullanılmaları geçen yüzyıla kadar dayanır. İlk kullanılan yaylar kalın çelik yaylardır. Bunların yoldan gelen darbeleri bir ölçüde yutmaları, daha hızlı ve rahat yolculuk yapma imkanını ortaya çıkarmıştı. Daha sonraları halk arasında makas olarak bilinen yaprak yayların büyükten küçüğe doğru yerleştirilmesi ile meydana gelen yaylar, geniş kullanım alanı bulmuştur. Bu yayların ön ve arka dingil ile şasi arasında kullanılmasıyla araç gövdesi dolaylı olarak dingillere oturtulmuş olur. Böylece yoldan gelen sarsıntılar kadar, aracın kalkma ve fren sırasındaki sarsılmaları da yumuşatılmış oluyordu. İlk defa 1928'de otomobil imalatındaki bir uygulamayla süspansiyon sistemi her bir tekerleğe bağımsız olarak uygulanmış, yani dingil kullanılmasından vaz geçilerek her tekerlek ayrı olarak yataklanmıştır. Böylece bir tekerlek tarafından alınan darbe diğerine iletilmediğinden seyahat rahatlığı artırılmıştır.
Bugün helezon yaylar, burulma çubukları, yaprak yaylar gibi kullanılan birçok yay tipi vardır. Genellikle ön tekerlekler için helezon yaylar kullanılırken, arka dingil yaprak yaylardan yapılan makaslar üzerine oturtulur.
Yaylar enerji depolama kabiliyetleri yüksek olan elastik elemanlardır. Bu özellikleri, dolayısıyla yol sathından alınan darbeleri, boyut değiştirerek ve enerji depolayarak şasiye iletmeden alırlar. Fakat yalnız başlarına kullanıldıklarında ilk anda depoladıkları enerjiyi sonra geri verirler ve bir salınım hareketine sebeb olurlar. Bu salınımın sadece bir kısmı yayın rijitliği, yani iç moleküller sürtünmesi dolayısıyla ısıya çevrilerek yutulur ve salınımın durması zaman alır. Eğer bu salınımların devam etmesine müsaade edilirse araçta da sallanmalar görülür.
Bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında metalurji sahasındaki son ilerlemeler yayların enerji depolama kabiliyetlerini, yani elastikiyetlerini arttırmış ve araç süspansiyon sistemlerinde yaylar yanında enerji yutma kabiliyetleri yüksek amortisörlerin kullanılması bir ihtiyaç halini almıştır. Bugün amortisörler, araç süspansiyon sistemlerinde geniş bir şekilde kullanılmaktadır.

Amortisörlerin rolü
Amortisörler, araç süspansiyon sistemlerinde yaylarla birlikte kullanılarak yoldan tekerleklere gelen sarsıntı ve titreşimlerin araba şasisine iletilmeden emilmesini veya en aza indirilmesini sağlarlar. Burada amortisörlerin rolü yaylardan daha değişik bir karakter gösterir.
Bu sistemlerde yay tarafından depolanan enerji, salınımlar halinde şasiye iletilmeden amortisörler tarafından emilir. İşte bu prensibe dayanarak yolun düzensizliklerinden dolayı meydana gelen darbe ve salınımları, yaylar, araç gövdesine iletmeyerek depolarlar. Amortisörler ise hareket yönüne ters doğrultuda gösterdikleri direnç ile gerek ilk anda tekerlekten gelen enerjiyi ve gerekse yayda depolanan enerjiyi yutarak ısıya çevirirler. Böylece sarsıntıları azaltırlar.
Amortisörler, sadece aracın konforu için gerekli elemanlar değillerdir. Aynı zamanda tekerleklerin yolu iyi kavramaları gibi önemli bir fonksiyonu da yerine getirirler. İyi bir amortisör virajda savrulmayı önler. Tekerleklerin yere iyi basmalarını ve zıplamamalarını sağlayarak hem çekişi artırır, hem de fren yapıldığında duruş mesafesini kısaltır.

Amortisörlerin yapısı, tipleri
Genel olarak amortisörlerin çalışma prensibi sürtünme yoluyla harekete karşı bir direnç göstererek, hareket enerjisinin ısıya dönüştürülüp, yutulması esasına dayanır. Amortisörler kuru ve akışkan esaslı tipler olmak üzere iki ana bölüme ayrılırlar.
• Kuru tipler, yaylar ve lastiklerde olduğu gibi cisimlerin iç moleküler sürtünmesine dayanarak veya doğrudan birbirine sürtünen cisimlerde olduğu gibi dış sürtünme esasına dayanarak sarsıntı ve titreşim doğuran hareket enerjisini ısıya çevirerek yutarlar.
• Akışkan tipleri ise sıvı veya gaz esaslı olabilirler. Sıvı tiplerde daha çok yağ kullanılır. Yağların iç moleküler sürtünmesi olan yüksek viskozite (kıvamlılık) özelliğine dayanılarak basınç altındaki yağın dar kanallardan geçmeye zorlanmasıyla sıkışan moleküllerin arasındaki sürtünme yardımıyla ısıya çevrilen enerji yutulur. Gaz esaslı tipler de aynı prensibe göre çalışırlar. Gaz olarak daha çok hava kullanılır.
Amortisörlerin bu iki ana esasa bağlı, sanayi ve araçlarda kullanılan birçok tipleri vardır. Araçlarda geniş bir kullanılma alanı bulması dolayısıyla en çok tanınan teleskopik tipdir.

Teleskopik tip hidrolik amortisörler
Bu tip amortisörler tekerlek kısmına bağlı içi yağ dolu silindir ve arabanın gövdesine bağlı çubuk piston grubu olmak üzere iki ana parçadan meydana gelirler. Silindir kısmının dış zarfı iki kat olup ara kısım yedek yağ deposu vazifesini görür. Piston çubuğuna silindirin üst tarafına geçen koruyucu toz tüpü ve silindir içinde işleyen piston bağlıdır.
Bu tip amortisörlerin çalışma şekli şöyledir: Eğer tekerlek bir darbe alırsa, amortisörün bu sıkışma stroku esnasında silindirin alt kısmındaki süpap kapanır. Yağ basıncı piston üzerindeki süpabı açar ve yağ pistonun üst kısmına geçer. Bu kısımda aynı zamanda piston çubuğu bulunduğundan fazla yağ bir boru vasıtasıyla yedek depoya gönderilir. Bu borunun ucunda bir supap daha mevcuttur. Bu işlem sırasında amortisör yukarı doğru olan yay hareketini yumuşatır, darbeyi söndürür, amortisörün aşağı doğru tepkisi lastiği yola bastırır, zıplamasını önler.
Tekerleğin düşmesi sırasında amortisör şöyle çalışır: Amortisörün açılması esnasında yağ önce silindirin alt başındaki süpaptan içeri girer. Piston üzerindeki süpap tek taraflı olduğundan kapanır ve piston üstündeki yağ ince borudan geçerek yedek depoya ve oradan silindire girer ve geri gelme mukavemetini te'min eder. Bu işlem sırasında amortisör tekerleğin düşmesi ile yayın birden boşalmasını önler, darbeli açılımı frenler, tekerleğin yola yumuşak bir hareketle oturmasını sağlıyarak, zıplamasına engel olur.
Görüldüğü gibi yağın ince boru ve süpaplardan geçmeye zorlanması amortisörün hareketini, ters yönünden bir direnç göstererek sarsıntı doğuran enerjiyi ısıya çevirip yutmasına imkan sağlar. Dikkat edilecek diğer bir husus da amortisör içinde ısınan yağın her zaman bir yönde hareket etmesi ve böylece kendini ve cihazı soğutmasıdır.

Burulma çubuğu
Burulma çubuğu, genellikle tank veya ZPT gibi zırhlı araçlarda kullanılan , araç gövdesi ile yol arasındaki bağlantıyı esnek hale getirmeye yarayan düzenek.
Bu tür düzenekler II. Dünya Savaşı yıllarında tanklarda makas ve sarmal yaylardan oluşan geleneksel askı (süspansiyon) düzeneklerinin basitleştirilmesi ve iyileştirilmesi amacı ile tasarlanmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında tankların menzil ve silah taşıma kapasitesilerinin arttırılması gerekliliği bu araçların ağırlıklarının da artması sonucunu beraberinde getirmiştir. Geleneksel askı sistemleri, kendi ağırlıkları, yapıları gereği fazla miktarda nitelikli metal kullanılması gerekliliği ve üretim zorlukları gibi nedenler ile yetersiz kalmış ve yerlerini bu düzeneklere bırakmışlardır. Ağırlıkları 50-60 ton gibi rakamlara ulaşan tanklar, daha az yer kaplayan ve daha ucuz olan bu düzeneklerin yardımı ile daha etkin savaş araçları haline gelmişlerdir.
Burulma çubuklu askı düzeneği adından da anlaşılacağı şekilde metal bir çubuğun yük etkisi ile burulması esası ile çalışır. Özel metal alaşımlarından üretilen burulma çubukları, bir uç araç gövdesine diğer uç palet ya da tekerlek üzerine bağlanarak yol ile araç arasında esnek bir bağlantı oluşturulmasını sağlarlar.
Burulma çubuklu askı düzenekleri, esas askı düzeneği olarak bir dönem bazı taşıt araçlarında da kullanılmışlardır. Günümüzde benzer düzenekler, bağımsız askı sistemi olmayan bazı otomobillerin arka akslarında halen kullanılmaktadır.

Direksiyon sistemi
1924 Stanley direksiyonu
Otomobil in dönme işlemi direksiyon sistemi ile sağlanır. Direksiyon simidinden elle verilen dönme hareketi, bir dişli yolu ile ön tekerlek lere intikal eder. Ön tekerlek ler dönülecek yöne göre paralel olarak kollar yardımı ile çevrilir. Elle fazla güç tatbik edilmediği halde dişli yardımı ile dişli yardımı ile dönüş temin edilir.

Direksiyon
Direksiyon;aracın yön değiştirmesini sağlayan bir alettir. Direksiyon, tekerleklerin bağlı olduğu dingiller sayesinde tekerlek lerin aracın döneceği yöne dönmesini sağlar.

4WS
Yönlendirme mekanizması
Dört tekerden yönlendirme (Four wheel steering), virajlarda yol tutuşu artıran , yüksek hızlarda araçların emniyetli ve kolay sollanmasını sağlayan, şehir içindeki manevraları ve park etmeyi kolaylaştıran bir sistemdir .
İlk 4ws sistemi 1905 yılında Lotil marka traktörde uygulanmıştır. Honda 1987 yılında mekanik kumandalısını, Mazda ise 1988 yılında elektronik kumandalısını piyasaya çıkarmıştır.

Çalışması
Ön tekerlekleri sağa veya sola kırdığımızda arka tekerlekler de ön tekerleklerin 5'te 1'i kadar sağa veya sola dönerek arabanın arkasının viraj dışına doğru kaçmasını engeller. Yüksek hızda arka tekerlekler ön tekerleklerle aynı yönde düşük hızlarda ters yönde dönmektedirler.
omeralemdar
BİNBAŞI
BİNBAŞI
 
İleti: 1016
Kayıt: 09 Haziran 2008 00:01
Marka & Model: RENAULT CLIOIII
Motor Tipi & Gücü: 1,2
Kilometre: 67057
Yakıt: benzin
Lastik Markası: Kumho Kh18 185/60/15
İsim ve Şehir: ömer alemdar /ANKARA


Yürür Aksamlar & Lastikler

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyenler: Kayıtlı kullanıcı yok ve 78 misafir